Hacettepe’den Sosyal Hizmetler Bölümü mezunu bir yöneticiydi. Yaşlı bakım konusunda uzmanlığa ve yardımsever bir kişiliğe sahipti. IT uzmanı olan eşi ve çocuklarımız dedikleri iki köpekleri Gölge (10), Karamel (14) ve bir engelli tavşanları Tavşi ile Ankara’da yaşıyorlardı. Onların hayali, bir süre önce yakın dostları olan genç aile gibi Almanya’ya göç edip orada yeni bir yaşam kurmaktı. 2022 yılında bu konuda ilk adımları atmış ve Almanca öğrenmeye başlamışlardı. Dostları için bu süreç sadece 3 ay kadar sürmüştü. Kendilerinin durumu farklıydı. Bakımını üstlenmiş oldukları ileri yaştaki hayvan dostlarını geride bırakmak gibi bir düşünceleri olamazdı. Onlar ile birlikte kalabilecekleri bir yer bulmak, zaten konut krizinde olan Almanya’da biraz zor olacaktı. Yine de onlar bütün zorluklara hazırlıklıydılar. İşlemlerin uzun ve zorlu sürdüğünün farkındaydılar. Bu konuda aynı profesyonel ekipten yardım almanın gereğinden emindiler. Beklemedikleri şey ise bu sürenin 2 yıla yayılacak olmasıydı.

2023 yazı geldiğinde denklik işlemleri tamamlanmış, gerekli Almanca seviyesine ulaşmıştı. Denklik eksiği sadece bir okulda tamamlanacak olan ve Türkiye’den farklı olan hukuksal konularla ilgili derslerdi. Bunlar kısa bir süre içinde bitmiş ve tam denkliğini ve ardından Urkunde’yi almış olacaktı. Artık işe yerleşme konusunda çalışmalara başlanmıştı. Branşı gereği Urkunde yani Almanya’da tam çalışma yeterliliği belgesi olmadan işe yerleşmek bir çoğu branşta olduğu gibi zordu. Çalışabileceği kısıtlı sayıdaki seçkin işyerleri kendisini işe almayı istiyor olsalar da, bu belge çıkana kadar beklemeyi tercih ediyorlardı. Oysa belgeyi alabilmek için önce Almanya’ya gelmek gerekiyordu. Bunun için gereken vize işlemlerinde işyerinin kabulü de bir ön koşuldu. Bu kısır döngü yüzünden aylar geçmekte ve Almanya’ya geliş hayalleri sürekli ötelenmekte idi. İşyeri kabulü sonrası hızlı (!) vize işlemleri için gereken süre de bir kaç ayı bulacağından, gerek işyerinin beklemeyi göze alması, gerekse çocukların aşı vb ön hazırlık süreleri ile çocukları da kabul edebilecek, işyerine yakın bir konaklama bulabilmek işi daha da zora sokuyordu.

İlk bulunan 2 işyeri önceden kabul verdiği halde süreç zarfında birisi Urkunde gerekliliğini gerekçe gösterip, diğeri de işlemlerin sonuçlanmasını beklemeden 2 ay sonra caydığı için hayal kırıklığına uğratmıştı. Bir buçuk yıl geçtiği halde umutlar zayıflamaya başlamış ve pes etme noktasına gelinmişti. Şansın dönme noktası Köln’deki 3. işyerinin bulunması ile başladı. İşlemlerin bitmesini beklemeye hazır ve işbirliği yapmaya hevesli bu işyeri, onlara yeni bir umut olmuştu. Bürokratik işlemler tekrar tamamlandı. Bu aşamada merkez yabancılar şubesinde yoğunluk iyice artmış ve önceden yapılan işlemler aynı hızda tamamlanamaz hale gelmişti. 2025 yılına geçiş ile tatil dönemleri yüzünden işlemlerde ayrıca gecikmeler olmuştu. Çalışma izninin çıkması normalden iki ay kadar fazla sürmüş, bazı belgelerin yeniden hazırlanması ve fazladan yazışmaların yapılması gerekmişti. Onların bu konuda aldıkları profesyonel yardıma olan güvenleri gerekli sabrı gösterebilmelerine yardımcı olmuştu. Yine de endişeleri durmak bilmiyordu. Bu yeni işyeri onları bekleyecek miydi. Vize çıkana kadar onlar da sabredebilecekler miydi?
Ne yazık ki tavşanlarının minik yüreği bu uzun bekleyişe dayanamamıştı. O Almanya sevincini iki kardeşi ile birlikte artık kutlayamayacaktı. Almanya’da bir engelli tavşan olarak yaşamanın duygusunu hissedemeyecekti. Oysa yaşam her şeye rağmen umutla devam ediyordu.

2025 yılı onlar için şanslı bir yıl olacak gibiydi. Sonunda çalışma izninin ön onayı çıkmış ve vize randevusuna gitmişlerdi. Evde 12 saate kadar bırakabildikleri çocuklarına dönüp müjdeyi verdiler. Artık Almanya yolculuğu yakında başlayacaktı. Fakat çocukları kabul edebilecek konaklama yeri bulunmuş iken bu gecikmeler yüzünden onu kaçırmışlardı. Belirsiz bir süreyi göze alıp, gelmeden önce boş yere kira ödemeyi doğal olarak tercih etmemişlerdi. Şimdi tek yapılacak şey Almanya’ya ayrı ayrı gitmekti. Kalacakları ev bulunana kadar, eşi çocuklarla bir süre daha Türkiye’de kalacak ve kendisi tek başına önden gelip işe başlamak zorunda kalacaktı.

Önce bir süre kalabileceği bir pansiyon bulundu, ancak o 2022 yılında göç etmiş olan dostlarının onu kırmayacağını biliyordu. Bir süre onlarda kalmaya karar verdi. Evleri işyerine biraz uzaktı. Göğüs germesi gereken ne de çok zorluk vardı. O bir sosyal hizmet uzmanıydı ve yaşamını başkalarının zorluklarını gidermeye adamıştı. Şimdi kendisi için bunu göze almak zorundaydı.

Bir Cumartesi gününe uçak biletini aldı. Hava güneşliydi. Uçaktan yeşil alanlarla çevrili kenti ve Dom katedralini hayranlıkla izledikten biraz sonra uçak tekerlerini yere bastı. Pasaport polisinin ona ingilizce olarak sorduğu sorulara almanca yanıt verdi. Bavulunu aldı. Alandaki internete bağlanıp eşine ve annesine yolculuğunun rahat geçtiğini haber verdi. Karşılama sırasında kendine biraz çeki düzen verip havalimanı önünde bir fotoğraf çekilmeyi de ihmal etmedi. Onbeş dakika uzaklıktaki dostlarının evine gelirken çevrede köpek gezdiren insanları görüp hüzünlü bir mutluluk hissetti. Bir an için çocukları geldiğinde onlarla böyle gezeceğini hayal etti. Eve girdiğinde ise dostları onu ev yapımı leziz kekler, çay ve kahve ile ağırladılar. Eşini tekrar arayıp kısaca hasret giderdi. Bu onun gelecekte hep mutlulukla ama biraz da burukça hatırlayacağı bir gündü. Şu anda aklında olan sadece iki şey vardı. 27 aylık sabırlı bekleyişin ardından, haftaya işteki ilk günü ve bulacakları yeni eve taşınmak üzere geride bıraktığı eşine ve çocuklarına bir an önce kavuşmasıydı.



Beyza ve Hüseyin çifti ile çocukları Karamel ve Gölge’ye Almanya serüvenlerinde GetACare ailesi olarak başarı ve mutluluklar dileriz.
Yazan: Volkan Gücer (Yazıdaki görsellerde temsili olarak stok fotoğraflar kullanılmıştır)